Lidyalılar parayı icat ettiklerine bin pişman olmuşlardır zannımca. Zira ilk çağlarda para yerine insanlar birbirleriyle takas usulü alışveriş yapıyorlardı. Al avlandığım mamutu ver karşılığında buğdayı gibi gibi. Hayat daha kolaydı temel ihtiyaçlar dışında takasa da gerek yoktu hayatlarında. Para icad edildi mertlik bozuldu. Atalarımız ne demiş parayı veren düdüğü çalar. İki gönül bir olduğunda samanlığın seyran olduğu günler bayağı bir eskide kaldı. Samanlık bile parayla artık.
Yaşam kalitemizi arttırmak için paraya ihtiyacımız olduğu yadsınamaz bir gerçek. Hasta olduğumuzu varsayalım önümüzde iki seçenek karga kahvaltısını yapmadan uyanıp hastaneye gidip sırada beklemek yada özel bir hastaneye gidip kapıda hoş geldin diye karşılanmak. İstanbul’dan Van’a gitmek uçakla 2 saat iken, otobüsle 23 saat yani kimse iddia edemez paranın yaşam kalitemizi arttırmadığını. Artık veresiye defteri olan bakkallarda kalmadı her yer büyük marketlerle dolu 5 kuruşun eksikse ekmek bile alamıyorsun.
Parasızlığın Yaptırdıkları
Çocuğuna dondurma alacak parası olmadığı için yolunu değiştirip uzatan baba da gördüm. Parası olmadığı için hastaneden geri çevrilip ölen evlat da. Hadi biraz eskilere götüreyim sizi Rüçhan Çamay’ ın şarkısını bilmeyen yoktur zamanında dillere pelesenk olmuştu para para para varlığı bir dert, yokluğu yara. Evet olmadığında çok büyük yara malesef para.
Parasız yapılan şeylerde var hayatta bu sizin hangi pencereden ve nasıl baktığınıza bağlı. Okumak bedava, gülümsemek bedava, sevmek bedava, selam vermek bedava tüm bunları yaparak. bir başka insanı mutlu etmenin hazzı anlatılamaz. Ammaaaaaaa işte tüm bunlar maalesef karın doyurmuyor o yüzden ne yapıyormuşuz paraya tapmadan, para için yaşamak yerine yaşamak için paraya ihtiyacımız olduğunu düşünüp ona göre hareket ediyormuşuz. Ne yapıyormuşuz komşusu açken tok yatan bizden değildir cümlesini düstur edinip elimizdekileri olmayanlarla paylaşıyormuşuz.
Parasız Kalmamak için Neler Yapmalı
Ne yapıyormuşuz dolabımızda asılı duran belki bir gün giyerim diye beklettiğimiz kıyafetlerimizden bir kaçını ihtiyacı olanla paylaşıyormuşuz. Ne yapıyormuşuz evimizde hiç bir şeyi yedeği olsun diye raflarda tozlandırmayıp yine yeniden paylaşıyormuşuz. Ne yapıyormuşuz kapıya bir kap su ve artan yiyecekleri bırakıp sokak hayvanlarını besliyormuşuz.
Peki ne yapmıyormuşuz. Paranın hayatımızı bu kadar kolaylaştırdığı dünyamızda 5 kuruş için ekmek alamayanları, bir yudum su için saatlerce yürüyen bir deri bir kemik kalmış çocuklarımızı, hastane önünde uyuklayan babalarımızı unutmuyormuşuz.